Neptün'den Geliyorum

Neptün'den geliyorum ve buralar çok sıcak, ha bir de nem var

7 Ağustos 2016 Pazar

Her Şey Yalan Mıydı Yoksa?: Roswell Olayı ve Gerçekleri

4 yorum
ROSWELL OLAYI NEDİR?
"Off aman tipik Amerikan hikayesi işte niye inanayım ki buna ben?" diyebilirsiniz elbet, zira ben de bunu diyenlerden biriyim ne yazık ki.
 Uzaylılara ilgi duyan herkesin; hatta inanmasa da ordan burdan; dizilerden, filmlerden duymuş olunması gereken bir olaydır Roswell.
1947 yılının Temmuz ayında, New Mexico'nun Roswell şehrinde gerçekleşmiştir. Haliyle, bu olayla birlikte efsane ve hikayeler de doğmuştur.

8 Temmuz 1947 yılında ABD'nin İdaho Eyaleti'nde kurtarış pilotluğu yapan Kenneth Arnold, 25 Haziran'da kayıp bir uçağı Washington Eyaleti'ndeki Cascade Dağları üzerinde arayışa çıkmıştı. Tahminlere göre 4 metre yükseklikte, saatte 222.000 km hızla giden -yani bayağı hızlı- dokuz tane disk şeklinde uçan daireler gördüğünü iddia etmiştir.

 Bu sırada Roswell kasabası şerifi Binbaşı Marcel'e haber verilerek anlam verilemeyen bir cismin, bir çiftlik arazisine düştüğü belirtildi.
 Binbaşı Marcel ve emrindeki bölük ile olay yerindeki tüm parçalar toplanarak ortadan kaldırılmıştı.

Roswell Günlük Gazetesi haberi yayınlamış ve ilk başta Amerikan ordusu haberi onaylamıştı. Daha sonra Amerikan ordusu haberin yalan olduğunu, düşen cismin UFO değil, meteoroloji balonu olduğunu belirtmişti. Ve söylenenlere göre tüm kalıntılar 51.Bölge'ye inceleme amaçlı taşınmıştır.


 Roswell kasabası hala bu olayın etkisindedir ve ziyaret ettiğinizde birçok ufo deneyimini anlatan insanlarla karşılaşabilirsiniz.

ROSWELL UZAYLI OTOPSİSİ OLAYI

O dönemde üssün eski halkla ilişkiler subayı Walter Haut, ölümünden önce yazdığı mektubunda, Amerikan ordusunun sahip olduğu birçok teknolojiyi bu kazada ele geçen dünya dışı uzay mekiğinden alındığını iddia etti.





 Yıllar içinde Roswell olayı hakkındaki bilgiler dışarı sızdı ve ölü uzaylılara askeri adli tabibler tarafından otopsi yapıldığı ileri sürüldü. Böyle bir otopsi belki de Dünya'da ilk kez gerçekleşiyordu ve doğal olarak belgelenmek üzere filme alındı. İşte o çok konuşulan otopsi filmi aşağıda:




Ancak olayın aslı için, Türkiye'nin ilk kadın UFO araştırmacısı Farah Yurdözü şöyle söylüyor:
"O dönemde ben, Fenomen Dergisi'ne yazdığım makalelerimde, "UFO GERÇEKLERİ VE YALANLARI" isimli kitabımda; katıldığım televizyon programları ve konferanslarda şöyle dedim; "1947 Roswell Ufo kazasının gerçek olma şansı yüksek. Ölen uzaylılara otopsi yapıldığına da inanıyorum. Ama Ray Santilli, -otopsi filminin yapımcısı- tarafından ortaya sürülen bu film gerçek olamaz.""

Ray Santilli Nisan 2006'da Sahtekarlığını İtiraf Etti
 Her şeye rağmen gerçek olduğuna inanmak isteyenleriniz vardır belki ama üzülerek olayın doğrusunu alıntılıyorum:
"Ray Santilli 2006 yılında otopsi filminin düzmece olduğunu ve bütün bunların ortağıyla birlikte hazırladıklarını anlattı. Dediğine göre gerçek otopsi filmini Amerika'da izlemiş ve üç yıl sonra satın alarak Londra'ya götürmüştü. Ancak toplam 22 bobinlik film kutularını açtığında %95'inin işe yaramaz hale gelip paslandığını gördü. Geri kalan %5'i de çok kötü durumdaydı. İşte bu nedenle TV yapımcısı Ray Santilli ve ortağı orijinaline bakarak filmi yeniden çekmeye karar verdiler. Onlara göre yaptıkları şey sahtecilik değil sadece küçük bir onarımdan ibaretti."

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Aman Tanrım Dedim!: Paralel Evrenden Gelen Adam

6 yorum
 Olay 1954 yılının sıcak Temmuz ayında, Tokyo Havalimanı'nda gerçekleşiyor. Olayımızın başrolü mesleği gereği sık sık Tokyo'ya gelen bir iş adamıdır.



 Pasaport kontrolünde görülüyor ki, daha önce hiç duyulmamış bir ülkeden, -hiç değilse bizim boyutumuzda- Taured'dan geliyor. Adamı gözaltına alıyorlar.
 Çantası ve diğer eşyaları aranıyor. Arandıktan sonra gümrük yetkilileri çantasında birçok farklı Avrupa ülkesinden para buluyor.
 Pasaportuna bakıldığında ise daha önceki uçuşlarını sorunsuz bir şekilde tamamladığı, ve onaylandığı; hatta Japonya'ya da birçok kez gidip geldiği anlaşılıyor.

 Adam şaşırıyor, başına daha önce hiç böyle bir şey gelmemiş. Güvenlik görevlileri de bir o kadar şaşkın. Sonrasında adama haritada ülkesinin yerini göstermesini istiyorlar. Hiç tereddüt etmeden parmağını Andorra'ya götürüyor. Ve ülkesinin haritada yer almadığını görünce olaya anlam veremiyor.





Ülkesinin 1000 yıldan fazladır varolduğunu söylüyor.

Adam, kapısında 2 Japon polisinin durma şartıyla birkaç geceliğine otel odasına yerleştiriliyor.
 Sabah odanın kapısı açıldığında adamın ortadan kaybolduğu anlaşılıyor.

 Pencereden kaçmış olmasının imkanı yoktur, çünkü pencerede parmaklıklar yer almaktadır. Ve polisler de hiç ayrılmadan odanın kapısında dikiliyor.
 Odada ekstra kat veya balkon olmadığı için de kaçmasının imkanı kalmamıştır.

O günden beri adama bir daha ulaşılamıyor.



Ancak buna benzer birkaç olay da gerçekleşiyor:

Bu sefer 1851'de bir adam Frankfurt'da gezerken Almanya'nın adının Almanya değil, "Lassaria" olduğunu söylüyor.
Başka bir olay ise 1905'te Paris'te gerçekleşiyor. Bir adam bir marketten bir ekmek çalıyor. Ve adamı yakaladıklarında, adamın çok farklı bir dilde konuştuğunu farkediyorlar. Adam Lizbia'dan geldiğini söylüyor.


Bu olaylar karşısında yorumunuz ne? Olay bir Japon efsanesinden mi ibaret yoksa paralel evrenlerle mi alakalı? Ya da belki uzaylılar diyeceksiniz. Yorum olarak fikrinizi yazabilirsiniz.

Ayrıca benden araştırmamı ve anlatmamı istediğiniz başka bir şey varsa tekrar yorumunuza ekleyebilirsiniz.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!